Monday, February 21, 2011

ermonom projesi arkitera seyahat bursunda ön elemeyi geçti!


ermonom projesi Arkitera Seyahat Bursu Adaylığında ön elemeyi geçti!

Tema ve rota ile birlikte ermonom proje fikrinin de anlaşılmış olması mutluluk verici.
Perdenin arkasında kalan dünyayı benim kadar merak edenlerin olduğunu bilmek, hissetmek oldukça teşvik edici.

o halde...haydi finale gidelim!  Давай!

Saturday, February 19, 2011

erasmustan kalmış bir paylaşım. Berlin Sovyetler birliği konsolosluğuna ait kapalı spor salonu.

Dünyanın en büyük konsolosluk binası? 
Gezi otobüsündeki rehberin söylediğine göre Berlindeki Rus Konsolosluğu imiş.
Sovyetler Birliği döneminde batıya karşı doğunun mimari alanda verdiği tepkiler oldukça somut ve bir o kadar da güçlü. Berlindeki Sovyetler Birliği konsolosluğu (bugünkü Rus konsolosluğu) da bunun en önemli göstergelerinden biri. Konsolosluğa ait yapılar oldukça geniş bir alana yayılmış öyleki yapılar arasından cadde dahi geçiyor. İşte o yapılardan benim en çok dikkatimi çekeni şüphesiz ki üzerinde Lenin'in resmi hala duran kırmızı tuğla kaplı spor salonu. Yapı konstrüktivizmin açık bir yansıması. Cephedeki pencere düzeni yapı iç elemanlarının cephede yer yer dışa vurulmuş olması, form düzeni... Her şey konstrüktivizm buradaydı diyor adeta. Bir önceki blogda yer verdiğim izmit seka fabrikasından kalan yapı ile dil benzerliğine de dikkat çekmeden edemeyeceğim.









izmit seka fabrikasından kalan bir yapı.

İzmit Seka Fabrikasının bulunduğu alanda, terk edilmiş, muhtemelen fabrikanın birimlerinden biri olan bu yapı, duruşu ve mimarisiyle yapılan tüm değişikliklere ve etrafını saran niteliksiz yapılara karşın kendini hissettiriyor. yapının fiziksel durumu berbat ancak mimari duruşuyla etrafını sarmış yeni yapılardan kat kat kaliteli. Belki de İzmit'te görülebilecek sayılı modern mimarlık örneğinden biri denilebilir. Mimarını, iç planlarını, hatta işlevini dahi bilmemekle beraber fabrikaya bağlı bir yönetim ofis binası olabileceğini tahmin ediyorum. Yapı kareye yakın bir plan şemasına sahip. Oldukça rasyonel bir dili var. Cephesi boyunca devam eden bant pencereler ve her tarafından bir buçuk metreyi aştığını tahmin ettiğim çıkmaları oldukça güçlü bir karakter veriyor yapıya. İçinin de sürprizlerle dolu olduğundan eminim. Google earth'den görüldüğü kadarıyla 6 adet ışıklık ya da iç avlusu olabilir. İzmit tren istasyonunun hemen yakınında bulunan bu yapıyı heyecan verici olarak nitelendirmeden edemeyeceğim. orijinal haline geri döndürülüp parseli içine yapılan derme çatma niteliksiz yapıların kaldırılmasıyla yapının çağdaşlarına taş çıkarabileceğini savunuyorum. Okul, ofis, müze, yönetim... vb pek çok çağdaş fonksiyon yüklenilerek kullanılabilecek bir yapı.










Tuesday, February 15, 2011

arkitera seyahat bursu son başvuru tarihi!

Arkitera seyahat bursuna son başvuru tarihi olması sebebiyle 2. bir tur posteri hazırladım.
gezide planladığım duraklarımdan birkaçı da buradalar.

yukarıdan aşağıya;
Road Ministry / Karayolları Bakanlığı / Tiflis / Gürcistan
Rusakov Worker's Club/ Rusakov İşçi Klübü/ Moskova / Rusya
Palace of the Press / Basın Sarayı / Bakü / Azerbaycan

Saturday, February 12, 2011

Architectural Mosters


architectural monsters! ne olduğunu tanımlayamadığım sadece konstrüktivist form kaygısıyla oluşturduğum ve spontane olarak serbest el ile çizip eklemelerle büyülttüğüm perspektif. Ilham kaynağım %100 olarak Iakov Chernikov'dur. kaçış noktalarını her zamanki gibi burda da kaydırmışım bir gün cetvel kullanarak bir perspektif çizeceğime dair inancımı hala içimde saklıyorum.

Kadıköy Halk Eğitim Merkezi

Kadıköy'de bahariye caddesine boğa heykelinin olduğu taraftan girdikten sonra uzun bir süre yürüyün. Süreyya operasını da geçin caddenin tenhalaşmaya başladığı yerde bir kısmı adalet sarayına çevrilmiş olan Kadıköy Halk Eğitim Merkezi karşınıza çıkacaktır. Caddeye bakan cephesi daha sade ve rasyonel olduğu için çok hissedemesek de Türkiye'de yapılmış en konstrüktivizm kokan yapılardan biridir bu yapı. 2007 yılında düzenlenen İstanbul Bienali'nde sergi mekanlarından biri olarak seçilmiş olan bu yapıda mimari araştırmalar yapmak üzere bulunmuştum ve o zaman yapının iç organizasyonu, fonksiyon şeması, formu, çizgileriyle tam bir konstrüktivist yapı olduğunu keşfedebilmiştim. Yapının sol tarafından aşağıya doğru inen sokağa bakan cephe düzeni ve arka tarafta kalan kısmına doğru çıkan yarım daire plan şemalı formu etrafında kısa bir tur attığınızda sizi şaşırtacaktır. Yapının içi ise tamamııyla süprizlerle dolu. Spor salonundan zanaat eğitim atölyelerine büyük bir konferans salonundan fuayelere her şey mimari anlamda kesinlikle ilham verici. Günümüzde de hala halk evi olarak kullanılan bu yapının bir bölümü ise adalet sarayı olarak kullanılıyor. Bu durum yapının iç bütünlüğünü bozmuş. Bu değişim için bazı yerler kapatılmış ve dolayısıyla da anlamsızlaştırılmış ve zengin iç mekan organizasyonu baltalanmış. Ancak yapının hala ayakta ve kullanılıyor olması ve yıkımının gündemde olmaması sevindirici. Malum günümüzde bu tür cumhuriyetin ilk döneminde yapılmış yapılara karşı alerji var. Belki yine günümüzde dört bir yana yapılan DEV adalet saraylarından birine kadıköy halk eğitim merkezindeki birimler de taşınır da yapı özgün formuna ve fonksiyonuna kavuşturulur diye oldukça ekstrem uç bir hayal kurarak yazımı bitireyim.

Kısaca Kadıköy Halk Eğitim Merkezi
Mimar: Rüknettin Güney
1935 Kadıköy Halk Evi olarak kuruldu.
1951 'e kadar aralıksız eğitime devam edildi
1953'te Kadıköy Halk Eğitim Merkezine dönüştürüldü
1991'de Onarımdan geçirildi 
1993'te yeniden kullanılmaya başlandı
2007 İstanbul Bienali KAHEM ayağı olarak sergi mekanı görevi üstlendi.






Yapının maketine ait resimler
günümüzde bahariye caddesine bakan yapının değiştirilmiş ve müdehale edilerek çağdaşlaştırılmış(!) cephesi
yukarıdaki cephenin önceki orijinal, çağdaş olmayan (!) hali


yarım daire planlı  binanın arkasındaki bu çıkıntı binayı moskova'daki pek çok konstrüktivist yapıdan farksız kılıyor. Bant pencereler de bir o kadar etkileyici ve bu güçlü duruşu destekler nitelikte. pimapen olarak değiştirilmiş ve bu esnada daraltılmış pencereleri göz önüne almazsanız ya da bir gün daha anlamlı bir restorasyon ve çağdaşlaştırma çalışmasıyla binanın özgün haline geri döneceğini hayal ederseniz benim gibi daha heyecanlı hissedeceksiniz.

Monday, February 7, 2011

Perdenin arkasında kalan mimarlık!

 Perdenin arkasında kalan mimarlık.

1917 de Sovyetlerin kurulmasıyla birlikte yeni bir ideoloji, yeni bir mimarlık anlayışını Sovyetler Birliği'nin egemen olduğu tüm coğrafyaya getirdi. Birbiri ardına yapılan kamu yapıları, fabrikalar, ulaşım hatları, televizyon kuleleri ve benzeri yapıların hepsi yeni bir dünya düzeni kurmayı amaçlıyordu. Bu yeni oluşum Rusya'da özellikle 1920'li yıllarda mimarlıkta Konstrüktivizm akımını ortaya çıkardı. Konstrüktivist Rus mimarlar birbiri ardına yeni form düzenlerini ve yapı anlayışını mimarlık üzerinde uygulamaya koyuldular. Modern mimarlığın Rusya'da yansımasını bu dönemde net bir şekilde tüm dünya gözlemledi. yapılan işlerin pek çoğu geleceğe yön verecek nitelikte çalışmalardı. Çoğu uygulamaya geçirilememiş olsa da birbirinden ilerici ve ütopik mimarlık çalışmaları da yapılıyor ve tüm bunlar mimarlık mirasını zenginleştiriyordu. 2. dünya savaşı sonrasında Sovyet sınırları Avrupanın ortasına, Berlin'e kadar gelmişti.Tüm Orta Asya da da egemen ideoloji sosyalizm olmuştu. Bu durum Pasifikten Baltık'a Karadeniz'e kadar olan geniş coğrafya'da benzer bir mimari stili ortaya çıkarmış şehirler bu yeni üslupla şekillenmişlerdi. Her ne kadar konstrüktivizm akımı 1930 larda sona erdi denilse de etkileri 1980'lere hatta 90'lara kadar sürdü. Soğuk savaş döneminde de tüm doğu bloku ülkelerinde dünyanın kalan kısmının görmediği ilerici yapılar yapılmaya devam edildi. varşovada dünyanın en yüksek yapısı olarak radyo kulesi 1993 te yıkılana kadar en yüksek yapı ünvanını elinde tutarken moskovadaki ostankino televizyon kulesi de dünyanın en yüksek kulesi ünvanını 10 yıl kadar süre elinde tutabilmişti. bunun yanı sıra taşıyıcı sistem ilkelerini zorlayan batı dünyasının uzay dinleme üssü olmasından şüpheleneceği formlarda kamu yapıları inşa edilirken dönemin belki de en güçlü simgesi toplu konutlar olmuştu. sosyalizmin eşitlik ilkesinden yola çıkılarak inşa edilen düzenli ve rasyonel toplu konut alanları tüm şehirlerde rasyonel bir arka fon oluşturmuştu. İşte tüm bu gelişmeler ile şekillenen demir perdenin arkasında kalan başkentler ve onların kendilerine has bu durumları Demir perdenin arkasında kalan mimarlık turu olarak nitelendirdiğim seyahat turu temasını ortaya koyuyor. ermonom projesi kapsamında bu turda çok sayıda konstrüktivist ya da konstrüktivizm çağrışımı yapan modern yapıyı incelemeyi ve paylaşabilmeyi hedefliyorum.



Gezi Rotası

bu tür bir tema'da kullanılması gerekli ulaşım türü kuşkusuz demiryolu. ancak bölgede demiryolu ile yolculuğun uzun süre alması ve 1 ay ile kısıtlı süre sebebiyle hava yolu kullanmamak elde değil. Avrupa içindeki başkentler arasında ve St Petersburg-Moskova arasında demiryolu kullanmadan da olmaz diye düşünüyorum. ulaşım kararları daha sonra netleşebilir.

Sunday, February 6, 2011

harita

arkitera seyahat bursu için optimizasyonlar yaparak seçtiğim şehirler ve doğu bloku turu.

ermonom arkitera seyahat bursu şehirleri


ermonom arkitera seyahat bursu şehirleri.


tiflis-bakü-taşkent-st petersburg-moskova-kiev-belgrad-budapeşte-varşova-berlin

ermonom arkitera seyahat bursuna aday!


Arkitera seyahat bursu... Kimin aklına geldiyse kutlamak lazım. Mimarlık öğrencileri arasında düzenlenen türlü türlü proje yarışmalarının arasında belki de en heyecan verici olanı. İlanı ilk gördüğümde çok fazla önemsememiştim ama daha sonradan bu bursu ermonom fikri ile bağdaştırınca gözlerim yerinden fırladı diyebilirim. 2008'de ermonom projesini bloglaştırdığım zaman aslında hedefim konstrüktivist olan yapıları dünyanın farklı yerlerinden ortaya çıkarıp bloga koyabilmekti. Bu işe öncelikle yakın çevremden yani İzmit ve İstanbul'dan başlamaya karar vermiş ve daha sonraki aşamalarda Türkiye dışından da örnekleri bloga koyabilmeyi düşünmüştüm. Ancak gel gelelim Ankara'ya kadar bile gitmek kısmet olmadı. ermonom projesi de atıl birşeye dönüştü. Arkitera seyahat bursunun blogla ilişkili bir burs olduğunu öğrendikten sonra işte fırsat dememek elde değildi. ermonom projesinin omurgasını oluşturabilecek ve ileride de devamını getirebileceğim bir seyahat olabilirdi bu. 10 şehir elbetteki yetersizdi ancak başta moskova olmak üzere iyi düzenlenecek bir rota ermonom blogunun anlamlı bir hale gelebilmesi için mükemmel bir ivme olabilir diye düşündüm. ve.. 
ermonom'u arkitera seyahat bursuna aday göstermeye karar verdim.

Şehirler elbette konstrüktivizm kokan şehirler olmalıydı. Her ne kadar sovyetlerin 1991'de tamamen dağılmasıyla beraber pek çok ülkede 1917 - 1991 yılları arasında yapılmış yapılar arka plana itilmeye çalışılmışsa da hala var olanları görebilmenin mümkün olabileceği şehirler mevcut. farklı coğrafyalarda konstrüktivizmin farklı yansımaları görmek de bir diğer amacı oluşturuyor. bunun için ilk etapta aklıma gelen pek çok şehir vardı sıralamak gerekirse

moskova 
st petersburg
volgograd
talinn
riga
vilnius
varşova
minsk
kiev
prag
bratislava
kosice
berlin
budapeşte
kişinev
bükreş
sofya
belgrad
tiflis
bakü
erivan
duşanbe
taşkent
bişkek
almatı
kazan
samara.
...

iş bu şehirler arasından seçim yapıp mantıklı bir rota oluşturmakta. ve doğu bloku olarak nitelendirilen siyasi yapının mimarlık üzerinde farklı başkentlerde nasıl bir etki yarattığını en iyi şekilde ortaya koyabilmekte. bu nedenden ötürü kafkaslar orta asya doğu avrupa ve balkanlardan seçimler yapıp bir rota oluşturmak gerekiyor.


Türkiye'nin Kalbi Ankara! AHKAPA!

Türkiye'nin Kalbi Ankara Filmi Atatürk'ün 1934'te Sovyetler Birliği'ne çektirdiği bir film. Dönemin Türk - Sovyet dostluk ilişkilerine Türkiye'nin değişen yüzüne, yapılan çalışmalara, ve Türkiye'nin Başkenti Ankara'ya dair hazırlanmış. Filmin Ankara ile ilgili bölümlerinde Ankara'nın tarihine ve sahip olduğu tarihi özelliklerine değiniliyor. Yeni kurulan bir yönetim sistemiyle yeni genç ve dinamik bir ülke ve bu ülkenin başkentine dair hazırlanmış heyecan verici bir yapım. Filmin özellikle yeni Ankara ile ilgili kısımlarında Cumhuriyetin ilk döneminde yapılmış modern mimarlık örneklerini görebiliyoruz . Filmin bir de öyküsü var. 1969'da Türkiye'nin (her zaman olduğu gibi) sağ sol çatışması içinde olduğu sıralarda TRT'de film yayınlanırken dönemin TRT genel müdürü stüdyoyu basmış ve filmin Sovyetler Birliği ve komünizm propogandası yaptığını ileri sürerek yayını durdurmuş. O günden sonra "yasaklı" olan film en son 2008 yılında cumhurbaşkanlığı sitesinde yayınlanarak yeniden seyre sunuldu. Filmi izlemek isteyenler için aşağıya koydum. içinden yakalanmış bazı kareler de mevcut.






bakanlık binaları, enstitüler, yeni bir mimari üslup ile yeni bir kentin kuruluşu

Ankaraya ait bir sokak aydınlatması


 İsmet Paşa Kız Enstitüsü

 Sovyetler Birliği Konsolosluğu

 Ankaradan bir müstakil konut örneği

Fabrikalardan görüntüler

Türkiye'nin Kalbi Ankara

türkçe ermonom

ermonom konstrüktivist mimarlık ve rus konstrüktivizmi teması üzerine kurulmuş kişisel bir blogtur.

bulunduğumuz çevrede konstrüktivist olan veya konstrüktivizm çağrışımı yapan her türlü yapı, eser, makina, teknik donanımı paylaşmayı hedefler.

çağdaş mimarlık ortamında artık takip edilmeyen bir mimari üslup olan konstrüktivizmin çağdaş mimarlık dünyasındaki yansımalarının nasıl olabileceğini araştırır.

konstrüktivist ya da bu çağrışımı yapan 1917 - 1991 yılları arasında yapılmış yapıları ve eserleri inceler günümüzdeki durumlarını yansıtır.

kişisel konstrüktivist paylaşımları içerir.