Monday, February 7, 2011

Perdenin arkasında kalan mimarlık!

 Perdenin arkasında kalan mimarlık.

1917 de Sovyetlerin kurulmasıyla birlikte yeni bir ideoloji, yeni bir mimarlık anlayışını Sovyetler Birliği'nin egemen olduğu tüm coğrafyaya getirdi. Birbiri ardına yapılan kamu yapıları, fabrikalar, ulaşım hatları, televizyon kuleleri ve benzeri yapıların hepsi yeni bir dünya düzeni kurmayı amaçlıyordu. Bu yeni oluşum Rusya'da özellikle 1920'li yıllarda mimarlıkta Konstrüktivizm akımını ortaya çıkardı. Konstrüktivist Rus mimarlar birbiri ardına yeni form düzenlerini ve yapı anlayışını mimarlık üzerinde uygulamaya koyuldular. Modern mimarlığın Rusya'da yansımasını bu dönemde net bir şekilde tüm dünya gözlemledi. yapılan işlerin pek çoğu geleceğe yön verecek nitelikte çalışmalardı. Çoğu uygulamaya geçirilememiş olsa da birbirinden ilerici ve ütopik mimarlık çalışmaları da yapılıyor ve tüm bunlar mimarlık mirasını zenginleştiriyordu. 2. dünya savaşı sonrasında Sovyet sınırları Avrupanın ortasına, Berlin'e kadar gelmişti.Tüm Orta Asya da da egemen ideoloji sosyalizm olmuştu. Bu durum Pasifikten Baltık'a Karadeniz'e kadar olan geniş coğrafya'da benzer bir mimari stili ortaya çıkarmış şehirler bu yeni üslupla şekillenmişlerdi. Her ne kadar konstrüktivizm akımı 1930 larda sona erdi denilse de etkileri 1980'lere hatta 90'lara kadar sürdü. Soğuk savaş döneminde de tüm doğu bloku ülkelerinde dünyanın kalan kısmının görmediği ilerici yapılar yapılmaya devam edildi. varşovada dünyanın en yüksek yapısı olarak radyo kulesi 1993 te yıkılana kadar en yüksek yapı ünvanını elinde tutarken moskovadaki ostankino televizyon kulesi de dünyanın en yüksek kulesi ünvanını 10 yıl kadar süre elinde tutabilmişti. bunun yanı sıra taşıyıcı sistem ilkelerini zorlayan batı dünyasının uzay dinleme üssü olmasından şüpheleneceği formlarda kamu yapıları inşa edilirken dönemin belki de en güçlü simgesi toplu konutlar olmuştu. sosyalizmin eşitlik ilkesinden yola çıkılarak inşa edilen düzenli ve rasyonel toplu konut alanları tüm şehirlerde rasyonel bir arka fon oluşturmuştu. İşte tüm bu gelişmeler ile şekillenen demir perdenin arkasında kalan başkentler ve onların kendilerine has bu durumları Demir perdenin arkasında kalan mimarlık turu olarak nitelendirdiğim seyahat turu temasını ortaya koyuyor. ermonom projesi kapsamında bu turda çok sayıda konstrüktivist ya da konstrüktivizm çağrışımı yapan modern yapıyı incelemeyi ve paylaşabilmeyi hedefliyorum.



Gezi Rotası

bu tür bir tema'da kullanılması gerekli ulaşım türü kuşkusuz demiryolu. ancak bölgede demiryolu ile yolculuğun uzun süre alması ve 1 ay ile kısıtlı süre sebebiyle hava yolu kullanmamak elde değil. Avrupa içindeki başkentler arasında ve St Petersburg-Moskova arasında demiryolu kullanmadan da olmaz diye düşünüyorum. ulaşım kararları daha sonra netleşebilir.